18 Mart 2012 Pazar

İşyerinde Maliyet Azaltma

"Maliyetleri Azaltma"  son zamanlarda işyerlerinde sık sık duyduğumuz bir uygulama oldu. Artan giderler, azalan kar marjları, rekabet sonucu fiyatların düşmesi vb nedenlerle işletmeler doğal olarak gider yönetimi oluşturmaya çalışıyor. Bu da gayet normal bir düşünce olsa gerek.

Bununla birlikte birçok işyerinde maliyet azaltma denince, farklı sektörlerde dahi hep aynı yöntemler deneniyor. Bakalım size de tanıdık gelecekler mi?

"Gereksiz elektrik tüketimini azaltalım, daha az ışıkla çalışalım"

"Daha az su tüketelim"

"Aylık telefon görüşmelerini takip edelim ve kısalım"

"Personelin içtiği çayı daha ucuz olandan seçelim"

"Maaş zamları yılda iki defa ise bire düşürelim"

"Terfileri geciktirelim"....

Liste uzayıp gidiyor. İçinde gerçekten ciddi konular olduğu kadar, tabiri caizse sineğin yağını çıkaracak kadar tuhaf maddeler de var.

Küçük gibi görünen giderler, gerçektende düşündüğümüzden çok daha maliyetli olabilir. Bu sebeple maliyetleri takip etmek faydalıdır. Ancak, maliyetlere yönelik elde ettiğimiz rakamlar bize bir şeyler söylese de, yeterince analiz edilmemiş maliyet rakamları yanıltıcı olacaktır. Hele hele insan faktörü göz ardı edilerek yapılan maliyet analizleri, uzun vadede bizi yolda bırakacaktır.

Hadi şu maliyet azaltma tedbirlerini biraz daha yakından inceleyelim. Bu yöntemlerin ilginç bir şekilde üç ortak yönü var;

1. Hiçbiri işyerinin yaptığı iş ile ilgili değil. Şöyle bir durum ortaya çıkıyor

-Ne iş yapıyorsunuz?

-Kumaş üretimi

-Maliyet azaltma tedbirleriniz neler?

-Daha ucuz çay kullanıyoruz

-Üretimle ilgili (yani işinizle ilgili) ne tür maliyet azaltıcı tedbirleriniz var?

-?????

2. Bu tedbirler, ancak belirli bir oranda maliyet tasarrufu sağlıyor. Işıkları istediğiniz kadar kapatın, yaptığınız iş büyüdükçe size daha fazla tasarruf sağlamayacak.

3.  En önemlisi; bu tarz önlemlerin hepsi, çalışan motivasyonunu olumsuz etkileyen tedbirler. Personelin motivasyonu düşmesi sonucunda da bir takım maliyetlerimiz olacak. Mesela hizmet veya ürün kalitemiz düşecek. Bu da müşteri memnuniyetsizliğine hatta müşteri kaybına sebep olacak. Müşteri memnuniyetsizliğinin ya da kaybının maliyeti işletmeler için katlanabilir maliyetler değildir.

Çalışan bağımlılığının çokta yüksek olmadığını düşünürsek, işten ayrılma maliyetleri de bir diğer önemli örnek.

Böyle bakınca anlıyoruz ki, insan faktörü dikkate alınınca biraz daha detaylı düşünmek gerekiyor. Hep şu atasözü geliyor insanın aklına ister istemez; “Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak...”

Peki ne yapmalı? Bu noktada “Yalın Düşünce”  bize, “İş Süreçlerinde Katma Değersiz İşlem Adımlarını Ortadan Kaldırmayı” öneriyor.” Süreç” ve  “Katma Değer” kavramları sanırım başlı başına konular. Biraz yalın davranıp bu konu için bu kadar yeterli diyorum ve bu çok önemli iki konuyu bir sonraki yazıya bırakıyorum.

Yalın ve insan faktörünü unutmadığımız güzel günler diliyorum.




14 Mart 2012 Çarşamba

Mükemelliği Ararken Unuttuğumuz İnsan Faktörü

14 Mart tarihli Radikal Gazetesinde bir haber ilgimi çekti. Habere göre kanserden hayatını kaybeden doktor Aydemir Yalman, tedavi gördüğü 1.5 yıl süresince yaşadıklarını kaleme almış ve meslektaşlarına hitaben bir mektup yazmış. O ilginç satırları aynen aktarıyorum.

"İçeri çağrıldığımda orada bulunan hiçbir doktor bırakın geçmiş olsun demeyi, yüzüme dahi bakmadı. Doktorum filmleri negatoskopa yerleştirdi, herkes büyük bir dikkatle onları izledi ve ameliyatın ne derece radikal yapılacağı konusunda karar verdiler. En son olarak da radyasyon onkoloğu olduğunu sandığım hoca, o bölgeye radyasyon verebileceğini ama gözün zarar görme olasılığının yüksek olduğunu söyledi. Hakkımda bu kararlar alınıp, elime anestezi muayene kağıdı tutuşturulana kadar donmuş bir şekilde olanları izledim. Başıma gelenlerin şokunu yaşarken, bir de hastalanan doktor olarak ne kadar değersiz olduğumu düşündüm. Oysa onkolojiyle uğraşan doktorların ve sağlık çalışanlarının söyledikleri ilk söz, bu hastalıkta moral motivasyonun çok önemli olduğu değil midir?”

Doktoru tedavi eden diğer tüm doktorlarımız mutlaka çok değerliler. Yılların eğitimi, bilgi birikimi pek tabiki saygıya değer. Üstelik şundan da çok eminimki bu hasta için, işlerini tüm ciddiyeti ile ele alıyorlardı. Tıpkı biz İK cıların, yada tüm çalışanların işleri, projeleri tüm ciddiyetimizle ele aldığımız gibi.

Diyelimki çok ciddi bir projenin ortasındasınız. Birçok farklı kişi ile ortak işler yürütüyorsunuz. Peki hiç bu çalışanlara şu açıdan baktınız mı? İçlerinde bir kısmı işe yeni başlamış, bir kısmı orda neden bulunduğunu dahi bilmiyor, sadece yöneticisi göndermiş. Kimisi yıllardır aynı iş yerinde bir sürü proje görmüş yarım bırakılan. İşte bu da onlardan biri diye düşünüyor.Bu ve bunun gibi bir dolu örnek.  Bizse kimsenin işleri yeterince iyi yapmadığından şikayet ediyoruz. Maalesef bazen bizler de bu değerli doktorlarımızın düştüğü hataya düşüyor ve işimizi kusursuz yapmaya çalışırken, insan faktörünü gözden kaçırabiliyoruz.

"İnsan" faktörünü unutmadığımız profesyonel bir yaşam diliyorum herkese. Vefat eden doktorumuza da Allah'tan rahmet diliyorum.